Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda Eser Kavramı ve Eser Sahibi Kavramı
Eser, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda meydana getiren sahibinin özelliklerini taşıyan; kanunda katalog olarak ayrı ayrı sayılan her türlü fikir ve sanat ürününe denir şeklinde tanımlanmıştır.
Türk Borçlar Kanunu ise eser kavramını m. 470’te yer alan eser sözleşmesindeki eser kavramı şeklinde tanımlamıştır. Bu bakımdan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamındaki eser kavramı ile birbirinden farklı kavramlardır. Dolayısıyla birbiri ile karıştırılmaması gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu ise eser sözleşmesini, iş sahibi olan tarafın yüklenici tarafın eseri meydana getirirken bunun karşılığı olan bedeli ödemeyi üstlenirken yüklenici olan tarafın da bir eseri meydana getirmeyi üstlendiği sözleşme şeklinde tanımlamıştır. Burada hem maddi hem de gayrimaddi nitelikte eser meydana gelebilmektedir. Fikri haklar kapsamında eser kavramı, yalnızca gayrimaddi nitelikteki sonuçları kapsayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser, fikri uğraşının bir ürünü olan, meydana getiren sahibinin özelliklerini taşıyan ve bu kanun kapsamında katalog olarak sayılmış eser gruplarından birinin kapsamında girebilen her türlü fikir ve sanat ürün eser olarak sayılmaktadır. Burada fikri bir ürünün eser sayılabilmesi için insan duyuları ile doğrudan ya da dolaylı yollarla algılanabiliyor olması gerekir. Dolayısıyla henüz düşünce sürecinde olup ve dış dünyaya aktarılmamış olan her türlü düşünce Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma altına alınmamış olacaktır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Bakımından Eser Sayılma
- Sahibinin Özelliklerini Taşıması
Fikri bir çaba ve faaliyet sonucunda her gün her yerde görülebilen artık sıradanlaşmış olan sonuçların dışından meydana gelen olgunun farklılaşarak bunlardan ayrılmasıdır. Dolayısıyla buradaki ölçüt eserin düzeyli bir fikri faaliyet sonucu meydana gelmesi olacaktır. Yani mutlak bir orijinaliteden meydana gelmesi değil de düzeyli ve özgün faaliyetin bulunmasıdır.
- Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda Sayılmış Olan Dört Gruptan Birisinde Yer Alabiliyor Olması
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu dört adet eser grubuna yer vermektedir. Bu kapsamda sayılan; ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleridir. Burada meydana getirilen eserin sayılan eser gruplarından birisine dahil olmasını istemiş, böylelikle sınırlı olarak yani katalog olarak sayma yoluna gitmiştir. Eğer eser varoluşu itibariyle yeniyse, yeni bir kategorinin oluşturulması mümkün değildir. Bunun mümkün olması ancak kanun koyucunun Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu değiştirmesi ile olacaktır. Dolayısıyla Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında meydana gelen yeni bir olgusunun eser olarak korunması mümkün olmayacaktır. Ancak bu gibi bir durumlarda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında sayılan gruplardan bir tanesinin kapsamında değerlendirilecek ya da yeni bir kanun çerçevesinde veya mevcut olan kanunun kanun koyucu tarafından revize edilmesi ile korunması söz konusu olacaktır.
İlim ve Edebiyat Eserleri
- Herhangi Bir Şekilde Dil ve Yazıyla İfade Edilen Bilgisayar Programları
Bu kapsamda bahsedilen fikri ürünler yazı, söz, rakam, formül, çizgi veya şekillerle meydana gelebilmektedir. Yabancı diller, şu an kullanılmayan ölü diller, dil sembolleri, bilgisayar dili, sayılar ve matematiksel işaretler, web sayfaları, reklam metinleri, konferanslar, opera, operet ve şarkı güfteleri, kataloglar, avukatın özelliklerini taşıyan yazmış oldukları dilekçelerle yapışmış oldukları savunmalar, bilgisayar kayıtları, CD’ye veya herhangi bir diske aktarılmış olan fikirler bu kapsamda eser olarak kabul edilmektedir.
- Her Türlü Rakslar, Yazılı Koreografiler, Pandomimalar ve Bunun Gibi Sözsüz Sahne Eserleri
Burada önem arz eden olgu düşüncülerin ve duyguların insanın gövdesini ve uzuvlarını kullanarak farklı hareketler vasıtasıyla ifade etmesidir. Bu kapsamında dansın raks sayılabilmesi için yazılı olarak ifade edilmemiş de aynen tekrarının mümkün olması ve mevcut olan aynı düzeniyle yapılabilmesi gerekir.
- Bedii Niteliği Olmayan (Estetik Değeri Olmayan) Teknik ve İlmi Mahiyette Olan Eserler
Estetik olarak bir değere sahip olmayan ancak bilimsel ve teknik özellikleri bulunan eserlerdir. Bu kapsamda teknik fotoğraf, teknik resim, plan, proje, kroki, harita, topografya veya mimari maketler sayılabilecektir.
Müzik Eserleri
Müzik eserleri, her türlü sözlü veya sözsüz yapılmış olan beste olarak tanımlanmaktadır. Meydana getirilen sesin, yaratıcısının fikri emeğinin ürünü olması yeterlidir. Bu kapsamda güfte bağımsız edebiyat eseri olarak değerlendirilmektedir.
Güzel Sanat Eserleri
Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olarak meydana getirilmiş olan her türlü resim, heykel, fotoğrafik eserler ve slaytlar, minyatür, gravür, desen, tezhip, kazıma, oyma, baskı, serigrafi, kaligrafi, kabartma, mimari eser, elişi ve küçük sanatlar, tekstil ve moda tasarımları, süslemeler, grafikler, karikatürler ve her türlü tiplemeler şeklinde kabul edilmektedir. Estetik değere sahip alt kategorize edilmiş olarak belirtilen hallerden birisine girmesi ve meydana getiren sahibinin özelliklerini bulundurması halinde eser olarak kabul edilecektir. Estetik değere sahip değilse bu halde meydana gelen ürünün ilim ve edebiyat eseri kapsamında bir korunabilmesi mümkün olabilecektir.
Sinema Eserleri
Sinema eseri, her türlü estetik, ilmi, öğretici veya teknik özellikte olan mekanik veya benzeri araçlar kullanılarak gösterilebilen sesli veya sessiz birbirleriyle ilişkili olan hareketli görüntülerin bütünü eser olarak kabul edilmektedir. Günlük olayları tespit eden filmler ile beraber sinema filmleri kapsamda değerlendirilmektedir.
İşleme ve Derleme Eserler
Kanunda sayılmış olan diğer eserlerden yararlanma şekliyle meydana getirilen ve yararlanılan eserden bağımsız olmayan her türlü tercümeler, roman, hikaye, tiyatro ve şiir gibi eserlerin bir başka türe çevrilmesi, ilim ve edebiyat, müzik, güzel sanat eserinin filme alınması ya da radyo ve televizyon aracılığıyla yayıma sokulması, müziklerin düzenlemeleri ve aranjmanları, eser sahibinin eserlerinin külliyat haline sokulması, belirli bir amaca uygun olarak seçme ve toplama eserler ile yapılan düzenlemeler, henüz yayınlanmamış olan eserin bilimsel araştırma ve çalışmalar doğrultusunda yayınlanmaya hazır bir hale getirilmesi, eserin kısaltılması veya açıklanması, bilgisayar programlarının düzeltilmesiyle uyarlanma şekliyle modernize edilmesi, belli bir amaç neticesinde materyallerin seçilerek derlenmesi şekliyle oluşturulan ürünler eser kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak burada eserin yeniden oluşturulması söz konusu değildir. Mevcut olan eserle sonradan meydana gelen eser arasında sıkı bir bağlılık söz konusudur. Yararlanılmış olan mevcut eserin haklarına zarar verilmeden işlenmesi sonucunda meydana getirilmesi söz konusudur.
Eser Sahibi
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m. 8 eser sahibinin tanımına yer vermiş ve eser sahibini o eseri meydana getirendir şeklinde yapmıştır. Ardından madde, işleme ve derlemeler içinde asıl eser sahibinin hakları saklı şartı ile onu işleyendir şeklinde yapmıştır. Sinema eserleri bakımından da yönetmeni, özgün müzik bestecisi, diyalog yazarı ile birlikte senaryo yazarının sinema eserinin birlikte sahipleri olduğuna yer vermiştir. Eğer sinema eseri canlandırma şekli ile meydana gelmiş ise burada animatörler de eserin birlikte sahibi olacaktır şeklinde tanımlama yapmıştır.
Bu manada kişilerin eser sahibi olabilmesi için kişilik hukukuna ilişkin herhangi bir şart aranmamaktadır. Dolayısıyla eseri meydana getiren kişinin fiil ehliyetine sahip olup olmamasının da bir önemi olmayacaktır ancak eser üzerindeki hakların kullanılması ise genel ehliyet kurallarına tabi bulunmaktadır.
Fikri haklar, mutlak nitelikte haklardandır ve sahibine münhasır yetkiler tanımaktadır. Fikri haklar, eser sahibi tarafından alenileştirilmeden önce herhangi bir işleme konu edilemeyecektir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m. 7’de alenileşme kavramı, hak sahibinin rızası ile umuma sunulan bir eser alenileşmiş sayılır şeklinde yer almıştır. Eserin yaratılması ile birlikte eser üzerinde herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak bir hak doğmuş olacaktır. Fikri haklar, gayri maddi haklardan olmasına karşın ekonomik değere sahip haklardır ve bu nedenden ötürü değişik hukuki işlemlere yani burada bahsedilen haciz, devir, lisans vb. işlemler olup bunlara konu edilebilir.
Müşterek Eser Sahipliği
Bir eser kısımlarına ayrılabiliyorsa ve söz konusu eseri birden fazla kişi meydana getirip ayrı ayrı kısımları için farklı kişiler tarafından oluşturulması söz konusuysa bu halde müşterek eser sahipliğinden bahsedilecektir. Her kişi kendisinin meydana getirdiği kısmın sahibi sayılacaktır. Eser üzerinde aksi kararlaştırılmadığı hallerde eser hakkında oybirliğiyle karar almaları gerekmektedir.
İştirak Halinde Eser Sahipliği
Bir eser kısımlarına ayrılamıyorsa ve birden fazla kişi tarafından meydana getirilmişse eser bir bütünlük teşkil ediyorsa burada iştirak halinde eser sahipliği söz konusudur. Bu halde eser sahiplerinin eser hakkında oybirliğiyle karar almaları gerekmektedir. Ancak eserin sahiplerinin ortak menfaatine zarar gelecek şekilde bir saldırı durumu mevcutsa sahiplerden herhangi birisi oybirliğiyle alınmış kararı beklemeksizin tek başına harekete geçebilecektir. Eser sahiplerinin birlikteliğinde adi şirket hakkındaki hükümler uygulanması söz konusu olacaktır.