Türkiye’de Hasta Hakları

Dünyadaki etkileşimler neticesinde Türkiye’de 1990’lı yıllarda geniş ve bütüncül olarak ele alınmaya başlayan hasta hakları kavramı Hasta Hakları Yönetmeliği’nin hazırlanması ile sonuca ulaşmıştır.

Anayasa m.2’de yer alan sosyal devlet anlayışının bir sonucu olarak sağlık hizmetleri neticesinde vatandaşların sağlıklı bir yaşam sürmeleri için çalışmalarda bulunulması anaysa temelli bir durumdur. Ulusal mevzuatımız bakımından farklı farklı düzenlemeler bulunsa da hasta haklarına ilişkin olarak yapılmış en kapsamlı düzenleme 1998 yılında yürürlüğe giren ve 2014 yılında ise bazı değişikliklere uğrayan Hasta Hakları Yönetmeliği’dir.

Hasta Hakları

Genel anlamı ile hasta akları sağlık kuruluşları ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenlemek adına kişinin sağlıklı kalma hakkına iradesi dışında engel olmaksızın sahipliği, insan haklarına uygun olarak sağlık hizmetinin verilmesi, eşitlik çerçevesinde hastanın sağlık hizmetinin en üst düzeyde yararlanabilmesi adına hasta ile sağlık hizmetini veren sağlık personeli arasında var olan tarafların uymakla yükümlü oldukları esas ve kuralları kapsayan bir kavramdır.

İnsan haklarının bir uzantısı olarak hasta hakları temelde en önemli değer olan ve insanın insan olmasından doğan yaşam hakkına dayanan bir kavramdır. Dolayısıyla hasta hakları kavramı insan haklarının sağlık hizmetlerine uygulanmasıdır.

Hasta hakları kişilerin hastalık dönemlerinde geçerli olan bir kavram olmasına karşın hastalığın sona ermesiyle son bulmayacaktır. Zira hastanın tedavisi sırasında kullanılan ilaçlar ile yapılan uygulamalar daha sonra birtakım komplikasyonlara sebebiyet verebilmektedir.

Hastanın Rızasının Alınması

Yapılan tıbbi müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için geçerli bir rızanın olması ve hastanın bilgilendirilmesiyle mümkündür. Hastanın bilgilendirilip aydınlatılması burada geçerlilik şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. Belirtmek gerekir ki hastanın aydınlatılmaması halinde bir rıza alınmışsa ve buna bağlı tıbbi müdahale yapılmışsa kişiliğe yönelik bir saldırı söz konusu olacaktır. Bu bakımdan Anayasa m. 17 ve TMK m. 24 kapsamındaki yaşam hakkı kişinin geleceğini bizzat tayini hakkını da kapsamaktadır. Rıza müdahaleye uğrayacak kişinin kendisi tarafından verilmesi gerekir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 31 kapsamında rızanın alınmasında hastanın bizzat kendisinin veya kanuni temsilcisinin aydınlatılarak müdahalenin nedeni, konusu ve sonucu hakkında bilgilendirmesinin yapılmasına yer vermiştir. Aynı maddenin son fıkrası 2014 yılında yapılan değişiklik ile eklenmiştir. Buna göre tıbbi müdahale esnasında hastanın rızasının genişletilmesi gerekliliği meydana ve müdahale edilmemesi halinde hastanın organın kaybı veya işlevliğinin azalması durumu ortaya çıkacaksa zaruret halinin varlığı söz konusu olduğundan ekstra rızasının alınmasına gerek olmadan genişletilebilecektir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 24 uyarınca tıbbi müdahaleler için hastanın rızası gerekmesine karşın eğer hasta küçük veya kısıtlı ise velisi veya vasisinden izin alınmasına yer verilmiştir. Ancak hastanın velisi veya vasisi hazır değilse veya hastanın ifade gücü yoksa bu şart aranmayacaktır. Kanuni temsilci rıza vermemiş ancak tıbbi olarak müdahalenin zorunlu olduğu haller için TMK m. 346 ve m.487 gereği mahkeme kararı gerekir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 24’te yer alan bir diğer durum ise eğer hastanın rızasının alınamadığı halde hayati bir tehlike varsa ve bilincinin kapalı olduğu durumlar için tıbbi müdahalede bulunulabilmesinde rıza şart değildir. Bu halde hastaya gerekli tıbbi müdahale yapılarak durum kayıt altına alınır. Ardından varsa yakınları veya kanuni temsilcilerine, hastanın bilinci açıldıktan sonra da tıbbi müdahalenin gerekliliği ve rıza gücüne bağlı olarak rıza işlemlerine başvurulacaktır. Aynı maddenin son fıkrası ise yatarak tedavisinin tamamlanıp taburcu olan hastalar için daha sonrasında uygulanacak olan tedavisi, genel sağlık durumu, ilaçlar ve kontrol tarihleri gibi bilgilendirmelerin yapılması sözlü olarak yapılacaktır şeklinde düzenlenmiştir.

Hastanın Aydınlanması

Hastaya uygulanacak olan tıbbi müdahalenin yararları ve meydana gelebilecek muhtemel zararlarını, başarı oranını eğer tedavisi başlamazsa yaşayabileceği sıkıntıları ve buna bağlı sonuçların hastanın teşhisi sonrasında aydınlatılması gerekmektedir. Aydınlatılmanın rızadan önce yapılması gerekir ki hastanın rızası geçerli olabilsin.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 31/1 hükmü bu durum için hastanın rızası alınırken hastanın veya kanuni temsilcisinin bilgilendirilerek aydınlatılmasının esas olduğu şeklindedir. Aynı şekilde 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’un m. 7/a ve b bentleri aydınlatılma ve bilgi verilmesini düzenlemiştir.

Tıbbi Özen Gösterilmesini İsteme Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 14 uyarınca sağlık personeli hastanın durumunun gerektirdiği ölçüde tıbbi özeni göstermelidir. Eğer hastanın içerisinde bulunduğu durum neticesinde hayatını kurtarmak mümkün değilse bu halde de hastanın acılarının azaltılması ve ıstırabının dindirilmesine yönelik çalışmalar yapmalıdırlar.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşmesi m. 11 kapsamında herkesin hastalığının her aşamasında mümkün olduğu ölçüde acı ve ıstıraptan korunma hakkına sahip olduğuna yer verilmiştir.

Genel Olarak Bilgi İsteme Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m.15 gereği hasta sağlık durumunu, buna göre uygulanacak tedavi ile faydaları ve olası zararlarını tedaviye başlanmaması halinde meydana gelecek sonuçlarını sözlü olarak veya yazılı olarak bilgi isteme hakkına sahiptir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m.18 ise verilen bilginin olabildiğince sade bir şekilde hastanın aklında tereddüt ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde hastanın sosyokültürel düzeyine uygun olarak verilmelidir. Aynı maddenin devamında hastanın aynı hastalığı ile ilgili olarak başka bir hekime başvurup ondan da görüş alabileceğine yer verilmiştir. Burada verilen bilginin hasta mahremiyetine uygun olarak ve makul bir sürede yapılması gerekir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 19 eğer hastanın manevi olarak yıpranması nedeniyle hastalığın seyrinde artış meydana gelebilecek ise teşhisin saklanması caizdir şeklindedir. Bunun takdiri ise hekimin yetkisindedir. Tedavisi olmayan bir hastalığın olması halinde ise bu durum hekim tarafından hastaya hissettirilebilir veya bildirilir. Hastanın aksi bir talebinin bulunmaması halinde ise aile fertlerine de bildirilecektir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m.20’de ilgili mevzuat ve yetkili merciler dışında hasta kendisinin, yakınlarının veya hiç kimsenin bilgilendirilmemesini talep edebileceğine ve bu talebinden de istediği zaman vazgeçebileceğine yer verilmiştir. Burada bahsi geçen talep yazılı bir şekilde yapılacaktır.

Kayıtları İnceleme Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 16 gereği hasta sağlık durumu ile ilgili doğrudan kendisi, vekili veya kanuni temsilci aracılığıyla kayıtlarını inceleyip bir kopyasını alabilir. Ayrıca bu kayıtlar hastanın tedavisi ile doğrudan doğruya ilgili olan kişilerce görülebilecektir.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşmesi Bölüm 2 m. 3/4’e göre hastaların kendi dosyala ve kayıtlarını inceleyip ilgili bilgileri alabilip kopyasını alabileceklerine yer vermiştir. Bunun dışında hasta yazan bilgilerinin içerisinde hata tespit etmişse bu hatanın da düzeltilmesini talep edebilecektir.

Hastanın Özel Yaşamının Gizliliğine Saygı Hakkı

Özel yaşama saygı ile birlikte kişi kendisi hakkında bilgileri ve bu bilgilerin ulaşılabilirliğini kendi denetimi altında tutmaktadır. Hastanın mahremiyeti ile kastedilen ise hastaya ait olan bilgilerin gizliliği ve hastanın bedeninin mahremiyetidir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 21 uyarınca hastanın mahremiyetine saygı esastır. Hasta aynı şekilde mahremiyetinin korunmasını isteyebilecektir. Hastaya yapılan olan her türlü tıbbi müdahale için hastanın mahremiyetine saygı gösterilerek yapılacak olan müdahalenin yapılması gerekir. Bu madde kapsamında hastanın sağlık durumuyla ilgili tıbbi incelemeler ve değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesi, muayene, teşhis ve tedavi sürecinde işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleşmesi, tıbben sakınca yoksa hastanın yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesi, tedavi ile doğrudan ilgili olmayan kişilerin tedavi sırasında bulunmaması, sağlık harcamalarına yönelik kaynağın gizli tutulması, hastalığının bir getirisi olamadığı sürece hastanın şahsi ve ailevi hayatına herhangi bir müdahalenin yapılmamasına ve ölüm gerçekleşmesi halinde hastanın mahremiyetinin ortadan kalkmayacağına yer verilmiştir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 23, sağlık hizmetinin verilmesi sonucunda elde edilmiş olan bilgiler, kanunda öngörülen hallerin dışında hiçbir şekilde açıklanamayacağı şeklindedir. Aynı maddenin devamında kişinin rızası olsa dahi bu hakkın başkasına devri veya aşırı şekilde sınırlayan hallerde açıklanması açıklayanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır şeklinde düzenlenmiştir. Aynı şekilde eğer hastanın araştırma ve eğitim faaliyetleri için kullanılması söz konusu ise kimlik bilgilerinin hastanın rızası dışında paylaşılması söz konusu değildir.

Hasta Haklarına ilişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşmesi m. 6’da hastaların kişisel bilgilerinin hastalığın teşhisi ve tedavisi yapılırken ve özel ziyaretçilerinin gizliliğini talep etme hakkına sahiptir şeklinde düzenlenmiştir.

Hastanın Onuru ile Ölme Hakkı

Hasta eğer ölüm sürecine girmişse insan olarak sahip olduğu tüm hakları neticesinde yaşamının sona ermeyip hayatını devam edebilmesi adına önlem almak sağlık hizmetlerini veren kurum, kuruluş ve tüm sağlık personeli için bir sorumluluktur. Hastanın ölümcül bir durumda acılarının ve ıstıraplarının bir sonucu olarak onuru ile ölme hakkının yansıması olarak ötenazi gündeme gelmektedir. Ötenazi, Fransızca kökenli olup ölme hakkı olarak tanımlanmaktadır.

Ötenazi bakımından ikili bir ayrım söz konusudur. Aktif ötenazi tıbbi yöntemlerin doğrudan kullanılması söz konusu iken pasif ötenazi ise hastaya müdahale edilmeyerek ölümün beklenmesidir. Türk Hukuku bakımından hem aktif hem de pasif ötenazi adam öldürme suçu olarak nitelendirilmektedir. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu m. 83 kapsamında belirli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişinin suçlu olacağına ve hapis cezası ile cezalandırılacağına yer verilmiştir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m.13’te ötenazi açıkça yasaklanmıştır. Kendisinin veya bir başkasının açıkça talebi olsa dahi kimsenin hayatına son verilemeyeceğine yer verilmiştir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 14 ile tıbbi özen gösterilmesinin bir sonucu olarak hastaların acı ve ıstıraplarının azaltılması veya dindirilmesi için sağlık personelinin yükümlülüğü bulunmaktadır.

Sağlık Personelini Tanıma, Seçme, Değiştirme ve Sağlık Birimlerini Seçme Hakkı

Hasta bakımından hekimini ya da sağlım kurumunu seçmesi hakkı sağlık hizmetlerine ulaşma hakkı çerçevesinde bir hak olarak anlaşılmaktadır.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 9 hastanın talebinin mevcudiyeti halinde kendisine sağlık hizmetini veren hekim veya diğer sağlık personeli hakkında görevleri, unvanları ve kimlikleri hakkında bilgi verilmesi gerektiğine yer vermiştir. Devamında da mevzuat kapsamında belirlenmiş şekillerde kendisine sağlık hizmetini verecek olan sağlık personeli seçip daha sonra da bunu değiştirmeyi isteme ile başka hekimlerden de görüş isteme hakkının olduğuna yer vermiştir.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü m.5 ise bireylerin kendisine tedaviyi uygulayacak sağlık personelini arasında seçim yapabilme hakkını vermektedir. Hasta aynı şekilde fark farklı olan tedavi yöntemlerinden hangisinin uygulanacağını. Da seçebilme hakkına sahiptir. Eğer bu hakkının kısıtlanması söz konusu ise kısıtlama ortadan kalkacaktır. Hasta eğer hekimine veya tedavisini yürüten sağlık personeline güvenmiyorsa burada da başka hekim veya sağlık personel ile değişimini talep edebilecektir.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 8 hastanın mevzuatta yer alan şartlara uyması koşulu ile sağlık kuruluşunu değiştirebileceğine yer vermiştir. Burada hastanın hayati tehlikesinin varlığı veya sevk gerçekleşirken riskin olup olmadığı hekim tarafından aydınlatılması ve değişikliğin gerçekleşmesi için tıbben bir sakıncasının olmaması gerekmektedir.

Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 11’de yer alan şekli ile hasta modern tıbbın getirdiği bilgi ve teknolojinin gerektirdiği ölçüde buna uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımının bunlara uygun olarak yapılmasını isteme hakkına sahiptir. Aynı şekilde hasta tababetin yani tıbbın ilkelerine ve ilgili mevzuatlara aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhisin ve tedavinin mümkün olmadığına yer vermiştir.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü m. 9 ise kötü işleyen sağlık hizmetleri neticesinde, tıbbi yanlışlıklar ve hatalarla meydana gelen zararlar bakımında tüm bireylerin korunma haklarının olduğuna ve yüksek standartlarda sağlık hizmetlerinden yararlanmaları haklarının olduğuna yer vermiştir. Buna ek olarak sağlık personellerinin profesyonel olarak vermiş oldukları tedavinin tüm aşamalarında güvenlikten tam olarak sorumlu olduklarına yer vermiştir. Bu madde kapsamında hekimlerin devamlı eğitim alarak hasta risklerini azaltmaları gerektiği de yer verilmiştir.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü m. 10 kapsamında kişilerin sağlık hizmetinden yararlanırken ekonomik veya mali durumlarından bağımsız olarak uluslararası standartlara uygun bir şekilde yeniliklerden yararlanma hakkına sahip olduğuna yer vermiştir.

Tıbbi Gereklilik Dışında Müdahale Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 12 uyarınca teşhis, tedavi ve korunma amacı olmadan kişinin ölümüne veya hayatını tehlikeye sokabilecek, vücut bütünlüğü ile akli veya bedensel olarak zorluklara sokabilecek hiçbir işlem yapılamaz ve tedavi edilemez şeklindedir.

Bilgi İsteme Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 7 kapsamında hastanın bilgi isteme hakkı mevcuttur. Buna göre hasta sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanacağına ilişkin bilgi isteyip olup bu bilginin de sağlık kuruluşundan nasıl ve hangi şartlar altında yararlanabileceğini öğrenme hakkı şeklindedir. Aynı madde kapsamında sağlık kuruluşları da hastayı bilgilendirmek amacıyla yeterli teknik ve bilgi donanımına sahip birimleri oluşturmakla ve buradaki personeli yetiştirmekle sorumlu olacaktır. Bunun dışında hastayı bilgilendirici olacak şekilde tabela, broşür, işaretler vb. şekillerde de hazırlıklarla tedbirleri almak zorundadır.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü m. 3/3 kapsamında sağlık hizmetleri ile ilgili bilgilerin kolay bir şekilde ulaşılması, bürokratik engellere takılmaması, sağlık elemanlarının bu konuda eğitilmesi ve bununla ilgili olarak materyaller hazırlanıp dağıtılmasını sağlamalıdır şeklinde düzenlenmeye yer verilmiştir.

Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 6’da hasta, adalet ve hakkaniyete uygun olarak sağlıklı olarak yaşamasına yönelik sağlık hizmetlerinden ihtiyacı doğrultusunda yararlanma hakkına sahiptir. Bu kapsamda sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlarla sağlık personelleri adil ve hakkaniyeti göz önünde bulundurarak uygun hizmet verme yükümlülüğü söz konusudur.

Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü m. 2/1 ise tüm bireylerin sağlık ihtiyaçları için sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına sahip olduğuna yer vermiştir. Sağlık hizmetleri ise herkese eşit olarak verilip hastanın ikamet yeri, hastalığının türü veya hastanın mali kaynakları bakımından ayrım yapılmamalıdır şeklidedir.

Biyotıp Sözleşmesi m. 3 bakımından sağlığa ihtiyaç ve kaynakların kullanımı bakımından uygun nitelikteki sağlık hizmetlerini adil bir şekilde yararlanılmasına uygun önlemler almalıdır şekilde düzenlemeye yer verilmiştir.

Hastaların İnanç ve Vicdani Kanaatlerine Uygun Manevi Yardım Alma Hakkı

İnanç özgürlüğüne saygı çerçevesinde bunun hasta haklarına da uygulanması hem milletlerarası hasta hakları belgelerinde hem de yerel mevzuat anlamında Hasta Hakları Yönetmeliği’nde yer almış bir durumdur.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 38 sağlık kurum ve kuruluşlarının hastaların dini inançlarını yerine getirebilmeleri adına imkanlar ölçüsünde gereken tedbirleri alması gerektiğine yer vermiştir. Aynı madde devamında kurum hizmetlerinde aksamalarla hastaların tıbbi müdahalesine engel olmayan ve çevredeki kişileri rahatsız etmeyen dini telkinlerle hastaları manevi olarak destekleyecek din görevlilerini davet edebileceklerdir şekilde düzenlenmeye yer vermiştir. Kimsesiz olup dini inancı bilinen ölüm öncesindeki hastalar için talebe bakılmaksızın dini inançlarına uygun din görevlisi çağırılır şeklinde agoni hali yani ölüm öncesi vücudun içinde bulunduğu durum için bir düzenlemeye yer verilmiştir.

İnsani Değerlere Saygı Gösterilmesi ve Ziyaret Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 39 kapsamında düzenlenmiş bir haktır. Buna göre hastaların kişilik değerlerine uygun bir şekilde sağlık hizmetlerinden yararlanmaları hakkına sahip olduğuna yer vermiştir. Bunun dışında tüm sağlık hizmetleri personelinin hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere nazik ve güler yüzlü davranmak zorunda olduğuna yer vermiştir. Sağlık hizmetini yerine getiren personel hastanın ruhani ve bedeni durumunu göz önünde tutarak hangi işlemin ne şekilde yapılacağına yönelik bilgilendirmeyi yapması gerekmektedir. Ayrıca sağlık kurum ve kuruluşları hijyen ve gürültü ve rahatsız edici her türlü durumu önlemeye yönelik çalışmalarda bulunmalıdır. Bu hususlar da hasta tarafından gerektiği zamanlarda talep konusu haline gelebilecektir. Hasta ziyaretçilerinin ise hangi şartlar ve hangi aralıklarla kabul edileceği durumu sağlık kurum veya kuruluşu tarafından belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp hastanın huzur ve sükûnetini bozmayacak şekilde yapılmalıdır.

Refakatçi Bulundurma Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 40 kapsamında hasta, muayenesi ve tedavisi sırasında ona yardımcı olacak kişilerin mevzuatın ve kurumun elverişliliğine göre hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde tedaviyi yürüten hekimin uygun görmesi halinde refakatçi bulundurulmasını talep edebilecektir. Refakatçinin ne ölçüde istenebileceği sağlık kurum veya kuruluşunca ayrıca düzenlenebilecektir.

Hizmetin Sağlık Kurum ve Kuruluşu Dışında Verilmesi Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 41’de sayılan bazı hallerde hastalar sağlık hizmetlerinden bulundukları yerlerde de faydalanabileceklerdir.

  • Doğal afetler gibi olağanüstü hallerde,
  • Tıbbi nedenlerden ötürü sağlık kuruluşuna götürülemeyen veya bizzat gidemeyen hastalar,
  • Koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesinde.

Bu hallerin mevcudiyetinde eğer sağlık hizmeti sağlık kurum veya kuruluşu dışında verilecekse bu hizmetin ne ölçüde verileceği ise bakanlıkça ayrıca düzenlemeye tabi bir durum olacağına yer verilmiştir.

Tıbbi Araştırmalarda Hasta Hakları

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 32 kapsamında hiç kimse kendi izni ve bakanlığın izni olmadan tıbbi araştırma, eğitim gibi amaçlarla hayatının veya vücut bütünlüğünün korunmasına karşı tıbbi müdahalenin konusu yapılamaz. Ayrıca gönüllü olan ve bakanlıkça izni alınmış bir kişi dahi olsa müdahaleyi hekim veya sağlık personelinin sorumluluğu ortadan kalkmaz.

Öncelik Sırasının Belirlenmesi Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m.10 uyarınca eğer sağlık kurum veya kuruluşu hizmetini verme aşamasında yetersiz kalıyor veya sınırlı bir hizmet sunuyor ise tıbbi standartlara göre öncelikli hastalığa sahip kişilerin bunu talep hakkı olacaktır. Öncelikli hasta kavramı için ilgili mevzuat olarak Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği m. 11’e bakılmalıdır. Burada polikliniklere başvuran hastanın sıra numarası alacağına; ağır, acil, yaşlı, sakatlıkları bulunan ve adli vakalar için sıranın gözetilmeyeceğine yer verilmiştir.

Güvenliğin Sağlanması Hakkı

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 37 uyarınca herkesin sağlım kurum veya kuruluşunda güvenlik içinde olmayı bekleyip bunu isteme hakkı vardır. Tüm sağlık kurum ve kuruluşları da hastanın, hastanın ziyaretçisinin ve refakatçinin can ve mal güvenliklerinin korunması ve bunun sağlanması adına da gerekli önlemleri almalıdırlar.

İLETİŞİM FORMU

Lütfen formu eksiksiz doldurunuz.